eğLeNeReK öğReNeLimM!

7 Mayıs 2012 Pazartesi

pepee de saklambaç oynuyor :))






Gönderen küBRa öztemeL 11040420 zaman: 03:54 10 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

saklambaÇ nasıL oynanıR öğraNeLimM !


Saklambaç (ya da saklanbaç), bütün dünyada yaygın bir biçimde oynanan bir çocuk oyunudur.
Saklambaç oynarken oyuncu sayısına bir kısıtlama getirilmez. Oyunculardan biri ebe olarak seçilir. Ebe bir duvara, ağaca ya da başka bir nesneye kafasını yaslar ve gözünü -genellikle kolu yardımıyla- kapatarak oyuncular tarafından kararlaştırılmış bir sayıya kadar birer birer sayar. Ebenin yaslandığı bu yere sobeleme yeri denir. Bu sırada diğer oyuncular ebenin onları göremeyeceği yerlere saklanırlar. Oyuncuların amacı, "Önüm arkam sağım solum sobe" diyerek saymayı bitiren ebenin onları aramak için sobeleme noktasından ayrıldığında gelip ellerini sobeleme noktasına dokundurarak sobe yapmaktır. Ebeden önce sobe yapabilen oyuncular kendilerini bir sonraki turda ebe olmaktan kurtarırlar ancak ebenin saklandığı yeri bulup kendisinden önce sobelediği oyuncu ise bir sonraki turda ebe olur ve oyun bu şekilde oyuncular oynamaktan sıkılıncaya kadar devam eder.
Yaygın oynanan saklambaç türlerinde ebenin sobelediği oyuncunun adını herkesin duyacağı şekilde bağırması gerekir. Ebenin, gördüğü oyuncunun adını herhangi bir nedenle yanlış söylemesi oyunun ebe tarafından kaybedilmesine yol açar ve buna 'kazan çömlek patladı' denir. Oyuncular bir ağızdan 'kazan çömlek patladı' diye bağırarak saklanmakta olan arkadaşlarını uyarırlar. Sonrasında ebe tekrar gözlerini kapatıp sayma işlemine başlar ve oyuncular saklanırlar.Gece oynamak daha zevklidir.
Çeşitli yörelerde farkı adlarla saklambaç benzeri oyunlar oynanmaktadır.

Gönderen küBRa öztemeL 11040420 zaman: 03:11 3 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Arı vız vız vız şarkısını öğrenelim :))






Gönderen küBRa öztemeL 11040420 zaman: 06:30 6 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Yaşasın Alfabemiz

                                     






Yaşasın Alfabemiz




                        Yaşasın alfabemiz
            Bizim göz bebeğimiz
            Biz onunla söyleriz
            Onunla düşünürüz





         
                                                         
Yaşasın alfabemiz
                             Sözcükler türetiriz
                             Türkçe bizim dilimiz
                             Onunla yüceliriz
















Her çocuk okumalı
Alfabeyi bilmeli
Türkçe bizim dilimiz

yaşasın alfabemiz

                 küBRa  özTemeL :D

Gönderen küBRa öztemeL 11040420 zaman: 06:21 11 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Okuyalım :) :D


Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe ” teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa.”
Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık ki, kısa süre sonra ölmüş. Kral zaman içerisinde yeniden evlenmiş. Karısı güzel bir kadınmış ama cok iyi kalpli değilmiş. Bütün gün aynanın karşısına geçip, “Ayna ayna dile gel, söyle bana kim daha güzel ” diye sorarmış. Ayna da şöyle cevap verirmiş; “Bundan kuşku duyan var mıdır bilmem, tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem.”
Günlerden bir gün ayna kraliçenin bu sorusuna farklı bir yanıt vermiş; “Bunu nasıl söyleyeceğim bilemem ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem.” Bunun üzerine çok sinirlenen kraliçe hemen bir avcı bulmuş ve ona “Pamuk Prensesi alıp ormana götür ve bana onun yüreğini getir,” diye emretmiş. Adamcağız Pamuk Prensesi ormana götürmüş ama öldürmeye kıyamamış. Durumu anlayan Pamuk Prenses “beni burada bırak. Bir daha asla geri dönmem merak etme” diyerek avcıya yalvarmış. Avcı da merhamete gelmiş ve onu orada bırakıp bir ceylanın yüreğini kraliçeye götürmüş.
Pamuk Prenses ormanda saatlerce yol almış. Tam kaybolduğunu düşünürken küçük bir kulübe görmüş. Kapıyı çaldığı halde kimse açmayınca da içeri girmiş. Ne ilginç bir evmiş bu böyle. Masada yedi küçük tabak ve yedi küçük bardak duruyormuş. Zavallı Pamuk Prenses çok aç olduğu için hemen bir şeyler yemiş. Sonra da üst kata çıkmış. Bir kaç saat sonra Pamuk Prenses öfkeli seslerle uyandırılmış. “Bizim evimizde ne arıyorsun sen?” Pamuk Prenses işçi giysileriyle evin içinde dolaşıp duran yedi küçük adama bakmış. Başına gelenleri onlara anlatmış. “Gördüğünüz gibi,” demiş “gidebileceğim hiçbir yer yok “Hayır var” diye bağırmış yedi cüceler hep bir ağızdan. “Burada kalabilirsin! Ama biz yokken kapıyı hiç bir yabancıya açmamalısın.”
Böylece Pamuk Prenses cücelerin evinde yaşamaya başlamış. Eskisinden çok farklı bir hayatı varmış artık. Uzun günler boyunca konuşacak birini özlüyormuş. Bir sabah yaşlı bir kadın kapıyı çalmış. Elindeki sepette bir sürü ilginç şey varmış. Pamuk Prenses açık pencereden uzanarak kadınla konuşmaktan kendini alamamış.
Pamuk Prenses o yaşlı kadının aslında kılık değiştirmiş olan kraliçe olduğunu anlamamış. Meğer kraliçe aylarca aynaya bakmadıktan sonra bir gün bakmayı denemiş de ayna ona, “bunu nasıl söyleyeceğimi bilemem, ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem,” deyivermiş. Kraliçe bunun üzerine öfkeyle yollara düşüp Pamuk Prenses’in gizlendiği yeri bulmuş.
“Kapıyı yabancılara açmaman akıllıca,” demiş kraliçe. “Ama lütfen şu elmayı bir iyi niyet belirtisi olarak kabul et.” Böyle bir şeyi reddetmek ayıp olacağı için Pamuk Prenses elmayı almış ve kadın gidince kocaman bir ısırık almış. Cüceler işten eve döndüklerinde Pamuk Prenses’i yerde cansız yatar bulmuşlar. Elma hala elinde duruyormuş. Cüceler ağlayarak, “Bu kraliçenin işi!” demişler. Büyük bir kederle Pamuk Prenses’in cansız bedenini taşıyıp camdan bir tabuta koymuşlar.
Bir sabah oralardan geçmekte olan bir prens tabutu ve içindeki güzel kızı görmüş. Görür görmez de aşık olmuş. “Onu saraya götürmeliyim” demiş. “Bir prensese böylesi yakışır.” Cüceler karşı çıkmamışlar. Prense tabutu taşımasında yardım etmişler. Ama tam bu sırada Pamuk Prensesin boğazındaki elma parçası çıkmış. Pamuk Prenses yattığı yerden doğrulup gülümsemiş. Pamuk Prenses ve prens çok mutlu bir hayat sürmüşler. Kötü kalpli kraliçe ise öfkesinden çok kısa bir süre sonra ölmüş.
Gönderen küBRa öztemeL 11040420 zaman: 05:49 2 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Çocukların Vazgeçilmez şarkılarından bir tanesi :D :))






Gönderen küBRa öztemeL 11040420 zaman: 09:09 10 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

Blog Arşivi

  • ▼  2012 (9)
    • ▼  Mayıs (6)
      • pepee de saklambaç oynuyor :))
      • saklambaÇ nasıL oynanıR öğraNeLimM !
      • Arı vız vız vız şarkısını öğrenelim :))
      • Yaşasın Alfabemiz
      • Okuyalım :) :D
      • Çocukların Vazgeçilmez şarkılarından bir tanesi :D...
    • ►  Nisan (3)

Hakkımda

Fotoğrafım
küBRa öztemeL 11040420
Profilimin tamamını görüntüle
Resim Penceresi teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.